Siyonist rejimin Gazze Şeridi’ndeki suçlarına yol açan 7 faktör
Çeşitli faktörler Siyonist rejimi Gazze'de savaş suçları işlemeye itmiştir. Bunlardan en önemlisi direniş gruplarının Mescid-i Aksa fırtınası operasyonunun başlangıcındaki grevidir. |
uluslararası grubun raporuna göre Tasnim Haber Ajansı, Gazze Şeridi’ndeki savaş veya Al -Yedinci haftasına giren Aksa fırtınası operasyonu kendisi oldu Son 46 günde 12 binden fazla Filistinli şehit oldu, 30 bine yakın da yaralandı. Bu şehitlerin yüzde 70’i çocuk ve kadın. Bu suçlarla ilgili olarak Avrupa ve Amerika başta olmak üzere bölgesel ve küresel düzeyde çok sayıda protesto eylemi yapılmış ve Birleşmiş Milletler bu konuda çeşitli kararlar yayınlamıştır ancak bu vakaların hiçbiri Siyonist rejimin öldürmesine ve yok etmesine neden olmamıştır. Gazze Şeridi’nde.
Bu durumda ortaya çıkan soru şu: Siyonist rejim hangi kapasitelerle suç işlemeye devam ediyor? Başka bir deyişle, bu rejimin Gazze Şeridi’ndeki suçlarının tetikleyicileri nelerdir? Bu soruya cevaben aslında bu rejimin desteği hak ettiğini gösteren birkaç faktöre işaret edebiliriz. Bu faktörler ve tetikleyiciler şunlardır:
1- İsraillilerin ilk başarısızlığı ve sürprizi: İstatistiklere göre, Gazze Şeridi’nde son dönemdeki Filistinli şehitlerin sayısı, 2007’den bu yana daha önceki savaşlarda (22 günlük, 8 günlük, 51 günlük, 11 günlük savaşlar ve bu yıllardaki diğer operasyonlar) yaşanan toplam şehit sayısından daha fazladır. Daha. Çünkü önceki savaşlardan farklı olarak bu sefer İsrailliler şaşırarak ciddi bir istihbarat ve güvenlik zafiyeti yaşadılar ve yüksek kayıplar verdiler. Ayrıca ilk kez 200’den fazla esiri esir aldılar. Aslında ilk yenilginin ardından İsrailliler toplu katliam ve yıkıma başladı. Çünkü Siyonistler ilk kez Filistinlilerin varoluşsal tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Böylesine utanç verici bir başarısızlık, işgal rejiminin Gazze Şeridi’ndeki suçlarının devam etmesinin en önemli nedenlerinden biri olarak değerlendiriliyor. son yenilgiye ve savaşın uzamasının yol açtığı ağır kayıplara rağmen. Bu arada Filistinlileri öldürme konusunda ısrarcı olan ve bunu dini açıdan meşrulaştıran hahamların rolü daha belirgindir. İsrailli doktorlar bile yapılan bir duyuruya dayanarak Gazze Şeridi’ndeki hastanelere ve tıp merkezlerine saldırının caiz olduğunu ilan etti.
3- Dayanışma Rejim liderlerinin Siyonistleri: Mescid-i Aksa saldırısı öncesinde Netanyahu muhalefetinin liderleri, Netanyahu’nun kabinesini devirmek amacıyla muhalefeti yönlendirmeye ve örgütlemeye çalıştı, ancak söz konusu operasyonun ardından Netanyahu’nun suçunu desteklerken, İsrail rejiminin kabinesi ve Gazze Şeridi’ndeki ordu, Netanyahu’nun kabinesi ile acil durum kabinesi gibi işbirliği yaptı. Aslında Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ndeki saldırganlığının gelişmesinde de bunun etkisi var. 4- Arap ülkeleri ve İslam liderlerinin ilgisizliği: Ne yazık ki tam siyasi tepki veren direniş cephesi üyeleri hariç. Savaşan Filistinlilere pratik destek sağlamak için diğer Arap ülkeleri bazen İsrail rejimiyle işbirliğine yöneldi. Hatta Arap Birliği Genel Sekreteri bile Hamas hareketini terörist bir hareket olarak ilan ediyor ve Arap Birliği ile İslam İşbirliği Teşkilatı’nın toplantı yapmasına rağmen Filistinlilerin durumunda bir iyileşme sağlanamıyor.
Şu ana kadar 50’den fazla İslam ülkesi bu konuda etkili bir karar almayı başaramadı. BM Güvenlik Konseyi ne insani ve akaryakıt yardımını aktarabildi, ne de Gazze Şeridi’nin keyfini çıkardı. Aslında Arap ve İslam ülkelerinin bu acizliği ve eylemsizliği, Siyonist rejimin Gazze Şeridi’nde işlediği suçların itici güçlerinden biri olmuştur.5- Avrupalı ve Amerikalı liderlere eşlik eden: ABD Başkanı ve başkanları Pek çok Avrupa ülkesi, Mescid-i Aksa saldırı operasyonunun başlamasının hemen ardından işgal altındaki Filistin’e gelerek, Hamas’ın eylemlerini kınayarak işgalci rejime desteklerini ilan etti. Ayrıca Siyonist medya, Hamas’ın bu savaşın sorumlusu olan bir terör hareketi olduğu ve yok edilmesi ya da kontrol altına alınması gerektiği söylemini yaratırken, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin öldürülmesi için gerekli yakıtı da sağladı.
Aynı zamanda adı geçen ülkeler, özellikle ABD, silah ve askeri teçhizat göndererek bu rejimin ellerini her türlü suça açık bıraktı. Aradan 6 hafta geçmesine rağmen ABD hükümeti hâlâ ateşkesin uygulanmasına ve savaşın sona ermesine engel oluyor. Amerika’nın Siyonist rejime ateşkes uygulaması yönündeki baskılarının sonuç vereceği açık ama şu ana kadar böyle bir irade yaratılmış değil.
6 – Avrupa ve Amerika’daki Siyonist lobiler: Kuşkusuz mevcut durum, Siyonist lobilerin, özellikle de Amerikan hükümetinin faaliyetinin zirve noktası olarak değerlendiriliyor. Çoklu işlevleriyle savaşın uzamasında ve bu suçun yayılmasında etkin rol oynuyorlar. Medyayı yönetmek, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara baskı yapmak, Amerikan hükümetinin yürütme ve yasama başkanlarının görüşlerini yönlendirmek, Siyonist rejimi desteklemek için mitingler düzenlemek ve Siyonistlere mali yardım toplamak özel görevleri arasındadır. . Bunda Siyonist Hıristiyanların etkin rolü var. Yaklaşık 60 milyonluk bir nüfusa sahip olan Amerika’da, çatışmaların artması ve Filistinlilerin öldürülmesinin devam edip yaygınlaşmasının onları aslında Armagedon savaşına ve vaat edilen Mesih’in zuhuruna yaklaştıracağına inanıyorlar. Bu nedenle İsraillileri daha fazla öldürmeye ve daha yaygın saldırılara teşvik ediyorlar.
7- Uluslararası, hukuki ve siyasi kuruluşların verimsizliği güçlü > Küresel barış ve güvenliği korumak amacıyla yola çıkan Birleşmiş Milletler, kuruluşundan bu yana yaklaşık 80 yıl geçmesine rağmen, bu örgütün yönetiminin ABD ve büyük güçlerin elinde olması nedeniyle çeşitli krizleri kontrol etmekte başarısız olmaya devam ediyor. Aslında kendisi karar veriyor, Giri’nin bağımsızlığı yok. Şu ana kadar BM Güvenlik Konseyi, işgalci rejimin göz ardı ettiği düşük içerikli karar dışında başka bir eylemde bulunmadı.
Ceza Mahkemesi Enternasyonal ve Lahey Mahkemesi aslında büyük güçlerin baskı uygulama araçlarıdır. Uluslararası Ceza Mahkemesi Rusya Devlet Başkanı Putin’i Ukrayna’daki savaş suçlarından dolayı yargılarken, İsrail rejiminin suçlu liderlerinden hiçbiri bu mahkemede yargılanmadı. Böylesine eksik ve adaletsiz bir prosedür, İsrail rejiminin liderlerinin Filistin’de herhangi bir suç işlemekten muaf olduğu anlamına geliyordu.
Yukarıdaki açıklamalara göre bu uyaranların önünde herhangi bir engel var mı sorusu ortaya çıkıyor? Veya bu faktörlerle ve tetikleyicilerle nasıl başa çıkabilirsiniz? Bu sorunun detaylı cevabı ayrı bir yazı gerektirir ama kısacası Amerika, Avrupa ve İslam dünyasında yaygınlaşan gösterilerin kaynağı olan dünya vicdanının uyanmış olmasının en önemli engellerden biri olduğu söylenebilir. .
Ayrıca Filistin direnişi aslında Siyonist rejimin suçlarına karşı temel faktördür. Üstelik Lübnan Hizbullahı’nın direnişi bu rejimin güney Lübnan’dan kaçmasına, Gazze Şeridi’nin direnişi ise İsrail’in 2005 yılında bu şeritten çekilmesine neden oldu. Ayrıca İran İslam Cumhuriyeti başta olmak üzere direniş cephesinin desteği ve desteği, İsrail’in Filistinlilere yönelik suç ve zulmünün arkasındaki en önemli engellerden biri olarak kabul ediliyor.
Yazar: Saman Zahedi, Batı Asya meseleleri uzmanı
mesajın sonu/
kaynak | Tasnim Haber Ajansı |