Dışişleri Bakanı: Gazze’de kuruluşların nasıl rol oynayacağı tarihe geçecek
Dışişleri Bakanı Hossein Amirabdollahian, Gazze'deki açık soykırımla ilgili olarak tek tek ülkelerin ve uluslararası kuruluşların oynadığı rolün tarzı ve kalitesinin tarihe geçeceğini duyurdu. |
Dışişleri bakanının bu toplantıdaki konuşmasının devamı şöyledir:
Şu anda Gazze sakinlerine yönelik soykırım Siyonist ordusunun saldırı ve bombalamaları sonucu hayatını kaybedenler ve İsrail rejiminin açlıktan ölmesi sonucu yavaş yavaş ölenler olmak üzere iki türlüdür! Gazze Şeridi’nin kuzeyinde ise durum çok daha vahim ve bu bölgeyi terk etmeyen yaklaşık 600 bin Filistinli, çocuklarını bitki ve ağaç yapraklarıyla besliyor. İsrail rejiminin hastanelere doğrudan ve kasıtlı saldırısı sonucunda Gazze’de onbinlerce yaralı Filistinliyi tedavi edecek yeterli alan, ilaç ve tıbbi ekipman bulunmuyor. Yaralıların, hatta çocukların bile anestezi yapılmadan ameliyat edilmesi, sağlıksız sağlık koşullarının bir sonucu olarak bulaşıcı hastalıklar her geçen gün daha fazla insanın hayatını tehdit ediyor.
Gazze’de yaşanan bir başka felaket de bu rejimin, şu anda Gazze Şeridi’ndeki insan nüfusunun yarısının sığındığı bölge olan Refah’ta kitlesel işgal programının başlamasıdır.
Şüphesiz ki bu dönem tüm acıları ve acılarıyla mazlum ve direnen Filistin milletinin üzerinde geçecektir. Ancak bu açık soykırımla ilgili olarak tek tek ülkelerin ve uluslararası kuruluşların oynadığı rolün nasıl ve niteliği tarihe geçecek.
İnanıyoruz ki Gazze’deki soykırımı sürdürmek için silah göndermenin affedilemez bir hata olduğu ve İsrail’in apartheid rejimiyle özellikle ekonomik ve ticari alanlarda her türlü işbirliğinin kesilmesinin tüm hükümetler ve ülkeler tarafından atılması gereken en acil eylem olduğu.İsrail rejimi Filistin halkına hiçbir hak vermiyor ve hatta Gazze ve Batı Şeria sakinlerini zorla Filistin’in bazı bölgelerine taşımayı planlıyor. Mısır ve Ürdün toprakları. Ancak dünya, savaşın ciddiyetine ve ağır sonuçlarına rağmen Gazze halkının zorunlu göçü hiçbir zaman kabul etmediğine tanık oldu.
Maalesef Amerika ve İngiltere’nin yanlış politikaları ve yanlış stratejisi, bölgedeki savaşın kapsamını her geçen gün daha da genişletiyor. Bölgedeki gerginlik ve krizin boyutunun kontrol altına alınmasını defalarca talep eden Amerika ve İngiltere, Yemen’in egemenliğini ihlal ederek ve tekrarlanan askeri saldırılarla fiilen çatışmanın kapsamını genişletmiş olup, bunun sonuçlarının sorumluluğunun kabul edilmesi ve Amerika’nın sahip çıkması gerekmektedir. hesap verebilir.
Çözümün Gazze’deki soykırımı derhal durdurmak ve Batı Şeria’daki savaş suçlarını durdurmak olduğuna inanıyoruz. Çözüm savaşta değil. Filistin halkının direnişi bunu kanıtlamıştır. Şüphesiz ki savaş asla savaşla bitmeyecek.
Amerika, başkalarını itidal yapmaya çağırmak yerine İsrail’in kurduğu tuzaktan kendisini korumalıdır. Rejimi daha yaygın bir savaşa sürüklemek için bırakın gitsin. Özellikle Gazze’de Filistin halkının öldürülmesinin, sözde “Hamas’ın tamamen yok edilmesi”ne kadar devam edemeyeceğini, çünkü bu zamanın asla gelemeyeceğini vurgulamak isterim. Hamas ve direniş, özgürleştirici bir harekettir ve Filistin ulusunun işgalden kurtulma ve tam bir Filistin devleti kurma arzusunun tezahürüdür.Uluslararası hukuka dayalı işgale ve kendi kaderini tayin hakkına karşı Siyonistler, Filistin halkını yok etmeye çalışıyor. Filistin milleti. İnsanlık tarihinde hiçbir millet toprağından vazgeçmemiştir, Filistin meselesinde de aynısı olacaktır. Filistin’in geleceğinin Filistin-Filistin diyalogları tarafından belirleneceğine ve dayatılan plan ve versiyonların başarısızlığa mahkum olduğuna inanıyoruz. Filistin sorununun çözümüne yönelik tüm bölgesel ve uluslararası çabalar, Filistin topraklarının Filistin halkına ait olduğu gerçeği dikkate alınarak takip edilmeli ve bu nedenle Filistin’in geleceğine ilişkin her türlü karar Filistinlilerin kendileri tarafından verilmelidir.
Bu bağlamda ve kendi kaderini tayin hakkı çerçevesinde, geçtiğimiz günlerde Uluslararası Adalet Divanı’nda da vurguladığımız gibi, ülkelerin katılımıyla referandum yapma planımızı yaptık. Hıristiyanlar ve Yahudiler de dahil olmak üzere Filistin’in tüm orijinal sakinleri ve Müslümanlar Birleşmiş Milletler’e başvurmuş ve kayıt yaptırmışlardır.
Artık Filistin-Filistin anlaşmalarına göre savaştan sonra Gazze’yi nasıl yöneteceğimizin çözümünü biliyoruz. Bu bağlamda biz hükümetler ve uluslararası kuruluşlar olarak, Filistinli liderlerin üzerinde mutabakata vardığı demokratik fikirleri ve Filistinlilerin istediği seçimleri destekleyebiliriz.
İçinde Son olarak şunu vurgulamak isterim ki, son dönemde İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri ve bazı İslam ülkelerinden mevkidaşlarımla yaptığım görüşmede de vurguladığım gibi, mevcut durumda İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bir merkez olarak yer alması gerekmektedir. Oluşumunun temeli olan İslam ümmetinin sesinin daha fazla hareketliliğe sahip olması Filistin davasına dayandırılmıştır. Bu bağlamda İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısının yapılması ve İran İslam Cumhuriyeti’nin bu toplantıya ev sahipliği yapmaya hazırlanması önerimi tekrarlamak istiyorum.
Yüzyılın diplomatik felaketi olan Gazze’deki soykırıma karşı BM Güvenlik Konseyi’nin harekete geçmesine, İsrail’in savaş suçlarının devam etmesine ve kapsamının genişletilmesine tanık oluyoruz. savaş ve sonuçları, uluslararası barış ve güvenliğe yönelik gerçek bir tehdittir.
mesajın sonu/
kaynak | Tasnim Haber Ajansı |