Sunak’ın İngiliz Lordlar Kamarası’ndaki göçmen karşıtı planının bir başarısızlığı daha
Tartışmalı Ruanda mülteci anlaşması Sunak, Lordlar Kamarası temsilcilerinin oylamasıyla bir başarısızlıkla daha karşı karşıya kaldı ve bu parlamento, hükümetten bu mülteci anlaşmasının uluslararası hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını istedi. |
Uluslararası grup Tasnim haber ajansına göre, tartışmalı anlaşma İngiliz hükümetinin Ruanda’yla yaptığı mülteci anlaşması Lordlar Kamarası’nda bir yenilgiye daha uğradı. Pazartesi günü İngiliz Lordlar Kamarası, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın planlarını boşa çıkardı. Muhafazakar hükümet başkanının oylaması, başkanlığının üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra parlamentodaydı. Öyle olsun ya da olmasın.
İngiltere, mültecilerin İngiliz mahkemelerinde temyize başvurma olanağının ortadan kalkması için Ruanda’yı yasaya göre güvenli bir üçüncü ülke ilan etmek istiyor. Şimdi Lordlar Kamarası üyeleri, diğer şeylerin yanı sıra, Ruanda’nın Doğu Afrika ülkesinin güvenli kabul edilebilmesi için vaat edilen garantileri tam olarak uygulamasını gerektiren bir değişiklik üzerinde oy kullandı.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, kişisel koşulları ne olursa olsun, gerekli belgeler olmadan Birleşik Krallık’a giren tüm kişileri derhal Ruanda’ya sınır dışı etmeyi planlıyor. Bu çalışmanın amacı, göçmenlerin küçük teknelerle Manş Denizi’ni geçerek ülkeye düzensiz girişlerini önlemek ve göçü azaltmak.Sunak’tan Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, uluslararası yasaları sorgulama planını eleştirdi. Britanya Parlamentosu’nun muhafazakar bir üyesi olan Christopher Stimhat da hükümeti otoriter eğilimlerle suçladı. Ona göre, eğer bu yasa çıkarsa, gerçekler farklı görünse de Ruanda her zaman güvenli bir ülke olarak kabul edilecek. Öte yandan Muhafazakar Parti’nin eski lideri Michael Howard, güvenli üçüncü ülkeler konusundaki kararın mahkemelere değil hükümete ait olduğunu söyleyerek yasa dışı ilan etti. Bu nedenle hükümet, Londra Yüksek Mahkemesini devre dışı bırakacak yeni bir yasa çıkardı. İngiliz hükümeti ilk göçmenleri baharda Ruanda’ya göndermek istiyor. Oraya sığınma başvurusunda bulunmaları gerekiyor. İngiltere’ye dönmeleri yönünde bir plan yok. Eleştirmenler, bu projeyi, yaklaşan parlamento seçimleri öncesinde muhafazakar seçmenleri kazanmak için vergi mükellefleri pahasına sembolik bir hareket olarak değerlendiriyor. Ruanda göçmenlik karşıtı anlaşmanın çok yüksek maliyetlerine dayanarak, bu planı savunmaya devam etti ve uygulanmasının gerekliliğini vurguladı. Yasadışı göçmenleri Ruanda’ya sınır dışı etmeye yönelik tartışmalı sığınma anlaşması, İngiliz vergi mükelleflerine yarım milyar sterline (584 milyon euro) kadar mal oldu; bu, daha önce açıklanandan çok daha fazla.
İngiliz Muhafazakar hükümeti şu ana kadar projeye 290 milyon £ harcama yapılmasını onayladı, ancak Londra’nın Ruanda’ya ne kadar daha fazla para verdiğini söylemeyi reddetti. Muhalefet bu değerlendirmelere sert tepki gösterdi.
İngiliz hükümetinin sunduğu bu yasa tasarısında, ülkeye düzensiz giriş yapan göçmenlerin gelecekte Türkiye’den gönderileceği belirtiliyor. İngiltere’den, sığınma başvuruları incelenmeden güvenli üçüncü ülke olarak sınıflandırılan Ruanda’ya. İngiliz hükümeti bunun göçmen akını üzerinde caydırıcı bir etki yaratacağını umuyor. Ruanda hükümetiyle halihazırda bir anlaşma imzalandı.
Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü gibi bu projenin muhalifleri bu İngiliz yasasına kızgın. Eleştirmenler, sığınmacıların ülkeye girmeleri için yasal bir yol bulunmadığına inanıyor. Eleştirmenlere göre bu planlar aynı zamanda mültecilerin korunmasına ilişkin yükümlülükleri de ihlal ediyor. Hükümetin bu yasayla kendisini Anayasa Mahkemesi kararlarının üstünde tutmak istemesi kuvvetler ayrılığını da ihlal ediyor.
mesajın sonu/
kaynak | Tasnim Haber Ajansı |