Get News Fast
Dünya HaberleriHaberlerİran dünyadaTasnim Haber Ajansı

Amir Abdullahian: Krizin kökeni soykırıma ve İsrail rejiminin Gazze’deki suçlarına dayanıyor

Ülkemiz Dışişleri Bakanı Kızıldeniz'deki gelişmelere ilişkin "CNBC"ye verdiği röportajda şunları ifade etmişti: Bu krizin kökeni İsrail rejiminin Gazze'deki soykırımına ve suçlarına kadar uzanmaktadır.
– Uluslararası haberler – Hossein Amir Abdollahian Davos Zirvesi’ne katılmak üzere İsviçre’ye giden ülkemizin Dışişleri Bakanı, Kızıldeniz’deki gelişmelere ilişkin “CNBC” kanalına verdiği röportajda, Yemenlilerin sorumlu davrandığını ve soykırımın yaşandığını vurguladı. Şu anda Gazze’de yaşanan olaydan tiksindiler ve bu yüzden Kızıldeniz’den İsrail limanlarına doğru ilerleyen gemileri durdurdular.

Tam metin bu röportaj şu şekildedir:

Soru: Sayın Bakan, zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. CNBC’ye hoş geldiniz. Sayın Bakan, Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’ndaki insanlar burada olmamanız gerektiğini söylüyor; Özellikle Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırısı ve İran’ın son dönemde Irak Kürdistanı ve Suriye’ye yönelik saldırıları sonrasında. Lütfen bu konuda cevabınızı verin.

İlgili Haberler

Amir Abdullahian: Öncelikle şunu söylemeliyim ki, uzun yıllardır Milli Selamet Hükümeti Yemen topraklarının büyük bir kısmını işgal ederek başkent Sana’ya yerleşen Yemen, son aylarda Suudi hükümetiyle müzakere yapan taraflardan biri oldu. Aldığımız bilgilere göre Suudi Arabistan’la kalıcı bir anlaşmaya varmanın son aşamasındalar. Dolayısıyla Yemenlilerin sorumlu davranışlarını farklı boyutlarda görüyoruz ve bu sorumlu yaklaşım doğrultusunda şu anda Gazze’de yaşanan soykırımdan tiksiniyorlar ve bu nedenle Gazze’den geçen gemileri durdurdular. Kızıldeniz İsrail limanlarına doğru durduruldu Bu kararı onlar aldı ama gemicilik ve seyrüsefer özgürlüğüne bağlı olduklarını defalarca duyduk.Benim cevabım, son 100 günde Gazze soykırımını destekleyen ve aralarında 24.000 sivilin ölümüne neden olan taraflardır. 18.000’den fazla çocuk ve kadının Davos’ta yeri olmamalıdır.

Fakat İran İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerinin sorumlu eyleminin Davos’ta olduğunu vurguluyorum. Terörle mücadele ve meşru savunma ile aynı doğrultudadır. Ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz. Irak ve Pakistan’la en iyi ilişkilerimiz var. Ancak iş İran’ın ulusal güvenliğinin sağlanmasına gelince, buna iltifatımız yok.

Soru: Irak Başbakanı son saldırılara ilişkin çağrıda bulundu açık bir saldırganlık örneği.. Bu eylemlerin ulusal güvenlikle uyumlu olduğunu söylüyorsunuz. Doğru mu?

Amir Abdullahian: Bağdat’la çok ayrıcalıklı ilişkilerimiz var. İlişkilerimiz farklı boyutlarda gelişti ve derinleşti. Ancak terörle mücadele ve ülkelerin milli güvenliğinin sağlanması konusu hiçbir şüpheye ve gecikmeye konu olamaz. Iraklı yetkililer, İran’ın bu ülkenin güvenliğini kendi güvenliği olarak gördüğünü ve teröristlerin İran ve Irak halklarının ve hükümetlerinin ortak düşmanı olduğunu çok iyi biliyorlar.

Soru: Özellikle Kızıldeniz’de gördüğümüz saldırılarla ilgili olarak ABD istihbarat teşkilatı, İran’ın Husilerin gemilere saldırmasına yardım ettiğini söylüyor. “İran’ın bu saldırıların planlanmasında derinden rol oynadığını” söylüyor. Cevabınız nedir?

Amir Abdullahian:Bölgedeki olaylarda her zaman olumlu bir rol oynadık. Geçtiğimiz yıllarda Suriye ve Irak halkının ve hükümetinin yardımına koşan, IŞİD’e karşı mücadelede onlara yardım eden aslında İran’dı. Irak ve Suriye halkına ve silahlı kuvvetlerine yardım etmek için en iyi askeri danışmanlarımızın kanını sunduk. Ancak şu anda Kızıldeniz’de olup bitenlerle ilgili olarak sorunun kökenine ve kökenine dikkat etmemiz gerekiyor. Bu yapbozun sadece bir parçası olan Kızıldeniz’e bakmamalıyız. Öncelikle bu krizin kökeninin İsrail rejiminin Gazze’de işlediği soykırım ve suçlara dayandığına inanıyoruz. Bu suçların ve soykırımların durdurulması halinde doğal olarak bölgede oluşan durum ve bu durumda savaşın kapsamının genişlemesinin mantıklı bir şekilde kontrol altına alınabileceği görülmektedir. İkincisi, başta Gazze olmak üzere Filistin halkını savunan Yemen halkı ve bölgedeki diğer ülke ve bölgeler, kendi tecrübeleri ve muhakemeleriyle hareket ediyorlar ve bizden herhangi bir emir veya talimat almıyorlar. Ezilen Filistinlileri savundukları için elbette onlara hayranlık duyuyoruz.Deniz yoluyla petrol ticareti ve ihracatına başlıyoruz. Ancak şunun bilinmesi gerekiyor ve bölgeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik her türlü eylemin kökeninin İsrail’den ve onun Gazze’deki soykırımından kaynaklandığına inanıyoruz. Bu suçların durdurulması ve kökünden ele alınması gerekiyor.

Soru: Hamas ve Husiler sizi potansiyel olarak savaşmak istemediğiniz bir savaşa sürükledi mi?

Amir Abdullahian: Bir özgürlük hareketi olarak Hamas bağımsız olarak işgale karşı harekete geçme kararı aldı. 7 Ekim operasyonunun ilk haftasında Katar’ın Doha kentinde Hamas’ın siyasi lideriyle görüştüm ve o dönemde gündemdeki en önemli konu kadın ve sivil tutukluların değişiminin nasıl kolaylaştırılacağıydı. Hamas’ın siyasi lideri bana kadınların ve sivillerin serbest bırakılması ve mübadele konusuna tamamen hazır olduğunu ve bunu kabul ettiğini ancak o dönemde Tel Aviv’in yalnızca savaş ve soykırımı düşündüğünü ve hazır olmadığını söyledi. Biz Hamas’ı işgalcilere karşı bir kurtuluş hareketi olarak görüyoruz, onlar Filistin topraklarının işgalden kurtarılması için çalışıyorlar. Ancak hiçbir zaman İran’ı savaşa dahil etmeye çalışmadılar. Aynı zamanda İran’ın işgale karşı direniş hareketine verdiği siyasi ve manevi desteğin Batı Asya’da istikrar ve barışın korunmasında olumlu rol oynadığına inanıyoruz.

Soru:İran’ın kırmızı çizgisi nedir ve İsrail ile doğrudan çatışma olasılığını reddediyor musunuz?

Soru:Son olarak Sayın Bakan, Husilere karşı sabırlarının tükendiğini söyleyen Beyaz Saray’a, Başkan Joe Biden’a ve onların örneğin İngiltere’deki müttefiklerine mesajınız: Nedir bu?

Amir Abdullahian: Öncelikle Beyaz Saray’a yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini söylemek istiyorum. İran’la anlaşma ve bize verdikleri sözler tutulmalı.

İkinci nokta, ABD ile Sayın Biden kaderlerini bağlamamalı Netanyahu’nun kaderi. Biden ve Beyaz Saray’ın İsrail’de Netanyahu gibi haydutlarla tam işbirliği yapması bölgedeki güvensizliğin köküdür. Başkan Biden, bu Filistin soykırımına ve 13.500’den fazla Filistinli çocuğun öldürülmesine verdiği tam desteği derhal sonlandırmalıdır. Netanyahu yolun sonuna geldi ve hiçbir tıbbi ekipman ya da oksijen kapsülü onu canlandırıp kurtaramaz. Ancak tarih boyunca işgale karşı direniş her zaman meşru olmuştur. Bölgede huzur ve güvenliğin tadını çıkarıyoruz. Kızıldeniz’in, Basra Körfezi’nin ve uluslararası suların güvenliği bizim çıkarımızadır. Gazze’deki savaşı durdurun, bölgemize barış dönsün. Bitirirken şunu söylemek isterim ki, ABD dahil diğer ülkelerin gösterdiği saygıya cevabımız karşılıklı saygıdır. Amerikan halkına saygı duyuyoruz ama sonuçta biliyoruz ki Yemen ve Ensarullah yüksek bir medeniyete ve kültüre sahiptir. Binlerce yıl önce, Amerika Birleşik Devletleri diye bir ülkenin dünya haritasında bulunmadığı zamanlarda, en büyük insan uygarlıklarından biri Yemen’de yaşıyordu.

Amir Abdullahian: Amerika ve İngiltere’nin Netanyahu’nun çıkarı için bölgesel güvenliği rehin tutma hakkı yoktur
Amir Abdullahian: İsrail’in her eylemine güçle karşılık vereceğiz/Irak ve Pakistan’ın egemenliğine saygı duyuyoruz

Mesajın sonu/

 

kaynak Tasnim Haber Ajansı

Başa dön tuşu