Suudi Arabistan ve ABD’nin güvenlik anlaşması imzalama konusundaki zorlukları
Medya, ABD ve Suudi Arabistan'ın yakında bir güvenlik anlaşması imzalayacağını iddia etse de, daha yakından bakıldığında böyle bir anlaşmanın imzalanmasının, iki ülkenin bu konudaki farklı görüşleri nedeniyle karmaşık olduğu ve şu anda bunun bir işaret olduğu görülüyor. Bu konuda anlaşmazlığın çözümü mevcut değildir. |
Uluslararası grup Tasnim haber ajansına göre Amerika, Suudi Arabistan’ı sırayla ikna edecek Siyonist rejimle ilişkileri normalleştirme sürecine katılmak için Riyad ile güvenlik anlaşması yapma sözü verdi ve bu güvenlik anlaşması Batı medyası tarafından Washington ile Riyad ilişkilerinde önemli bir gelişme olarak sunuldu.
Güvenlik anlaşmasının imzalanmasıyla ilgili tartışma uzun süredir tartışılıyor, siyasi ve hukuki nedenlerden dolayı anlaşmanın sonuçlandırılmasında sorunlar yaşanıyordu; Çünkü iki ülkenin bu anlaşmaya dair farklı görüşleri var. Amerika açısından bakıldığında Suudi Arabistan ile güvenlik anlaşmasının imzalanması bu ülke ile Siyonist rejim arasındaki ilişkilerin normalleşmesine bağlıdır. Bu arada Riyad’ın bu önkoşulu kabul edemediği görülüyor ve mevcut durumda Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirme ihtimali her zamankinden daha zor.
Geleneksel olarak Arabistan 2002 yılında Arap Girişimi olarak adlandırılan, 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını temel alan iki devletli politikayı izliyor. Oysa Siyonist rejim temelde bu çözümü kabul etmiyor ve Filistin’in Kudüs’teki topraklarını gasp ederek ve Batı Şeria’da yerleşim yerleri inşa ederek bu planın uygulanmasını imkansız hale getiriyor.
Siyonist rejimin Gazze’ye yapılan canice saldırı ve 35.000 Filistinlinin öldürülmesi, bölgedeki Arap ve İslam dünyasının lideri olduğunu iddia eden Suudi Arabistan’ın rejimle ilişkilerini normalleştirmesini her zamankinden daha da zorlaştırdı. Suudilerin Şam’daki dış politika stratejisinin temelini oluşturan bu politikanın, kamu diplomasisi boyutunun yanı sıra Riyad açısından da siyasi sonuçları olacak. Dolayısıyla Suudi Arabistan bu güvenlik anlaşmasını normalleşme davasından ayırmaya çalışıyor ancak Amerikan ulusal güvenlik danışmanı “Jake Sullivan”, Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirme anlaşmasının iki ülke arasında bir güvenlik anlaşması yapılmasının ön şartı olacağını açıkça ifade etti. ABD ve Suudi Arabistan
Filistin ihtilafına ilişkin hususların yanı sıra, Riyad ve Washington’un hâlâ anlaşmanın ilkeleri konusunda ciddi bir anlaşmazlığa sahip olduğu görülüyor. İki ülkenin anlaşmaya dair açıklamaları farklı.
Arabistan, güvenlik anlaşmasının ABD’nin Suudi Arabistan’ın güvenliğini sağlama ve bu ülkeye yönelik herhangi bir saldırıya karşı koyma taahhüdüne ilişkin garantiyi içerdiğinde ısrar ediyor ve buna ek olarak Washington, Suudi ordusuna modern silah tedarikine sınırlama getirilmeyecek. Bu arada ABD, Suudi Arabistan’a yönelik bir saldırı durumunda herhangi bir askeri müdahale garantisi olmaksızın, çoğunlukla üst düzey güvenlik ve askeri işbirliğine dayalı bir anlaşmayı düşünüyor.
Başka bir deyişle. Suudi Arabistan, ABD’nin Avustralya ile yaptığı güvenlik anlaşmasına benzer bir güvenlik anlaşması imzalamasını bekliyor ancak Beyaz Saray, buna benzer savunma taahhütleri olmaksızın eğitim ve silah ihracatı ile profesyonel ilişkilere dayalı işbirliği modeline daha çok vurgu yapıyor. Batı Asya bölgesinde Mısır ve Bahreyn ile
Elbette Suudi Arabistan bu anlaşmanın imzalanmasından memnun olsa bile Kongre konusu sıkıntılı olabilir ve öyle. Söz konusu anlaşmanın Kongre’den onay almaması durumunda Amerikan başkanının değişmesiyle Riyad ile Washington arasındaki bu güvenlik anlaşmasının kaderinin, 2015’te İran’la yapılan nükleer anlaşma kadar kırılgan olması bekleniyor. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nin iç koşulları göz önüne alındığında, hükümetin rakip grubunun bu anlaşmanın yolunu tıkayabileceği anlamına geliyor.
mesajın sonu/
kaynak | Tasnim Haber Ajansı |