Türk analist: BRICS’e neden kabul edilmedik?
Karaolioğlu'na göre Türk yetkililer hem Batı'da hem de Doğu'da bayraklarını kaldırma eğiliminde. Ancak siyasi dengeler böyle bir hedefin gerçekleşmesine izin vermiyor. |
Uluslararası grup Tasnim Haber Ajansı’na göre, son birkaç aydır Türk basın ve medyası On’da Geniş düzeyde bu ülkenin BRICS grubuna katılma ihtimaline dair materyaller yayınladılar.
Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yakın medya, BRICS’in iki önemli üyesi olan Rusya ve Çin’in katılacağını iddia etti. Türkiye’ye katılmak bu gruba katılma arzusunu dile getirmiş, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da ilk müzakereleri, Türkiye’nin üyeliği konusunun Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Kazan’da yapılacak toplantıda sonuçlandırılmasını sağlayacak şekilde ilerletmişti. Ancak Kazan Tataristan toplantısında bu gerçekleşmedi ve Türkiye, BRICS’in resmi üyelerinden biri olmadı.
Kazan toplantısının bitiminden sonra pek çok Türk medyası, Hindistan’ın Türkiye’nin üyeliğinin önündeki ana engel ve rakip olduğunu duyurdu. Çünkü bu gruba yeni bir üyenin kabul edilmesi, tüm üyelerin fikir birliğine ve mutabakatına bağlıdır. Ancak Erdoğan’ın yol arkadaşlarının ilk çevresinin üyelerinden biri olan ve cumhurbaşkanlığı kurumunun medya işlerinden sorumlu yetkilisi Profesör Fakhreddin Alton bu konuyu yalanladı
Bugün pek çok Türk analist bunun nedenlerini tartıştı. Ülkenin BRICS’e üye olmaması. Göl-Babajan’ın entelektüel ve siyasi çizgisine yakın muhafazakar analistlerden biri olan Mustafa Karaalioğlu, BRICS-Türkiye etkileşimi konusunu analitik notunda değerlendiren yazarlardan biridir.
Önemli noktalar Geçelim. Karaoğlu’nun toplu notu:
BRICS’e neden kabul edilmedik?
Büyük bir heyecanla, BRICS grubuna üye olmaya aday olduk ve resmi olarak hazırlığımızı ve talebimizi açıkladık. Ama görünen o ki kabul edilmedik ve BRICS üyeliğimizi kabul etmeyi reddetti.
Kazan’daki BRICS zirvesine ilişkin haberlere göz atmak, şimdilik şunu gösteriyor: Bizi de 12 ülkeyle birlikte bekleme salonuna gönderdiler ve belki durumumuz düzelir diye şimdilik “resmi üye” unvanıyla “ortak” unvanını verdiler. ” Bunlar: Cezayir, Belarus, Bolivya, Küba, Endonezya, Kazakistan, Malezya, Nijerya, Tayland, Uganda, Özbekistan ve Vietnam. Bir de kriterleri var ve onları karşılarsak durumumuzu daha sonra değerlendirecekler. BRICS’e ve Türkiye’nin üye olmama gerekçelerine ilişkin açıklamalarım neden net ve belirleyici değil? Bunun açık bir nedeni var: Resmi makamlarımız bu konuda net bir bilgilendirme yapmaya henüz hazır değil.
Birkaç gün öncesine kadar Erdoğan hükümetinin bazı yetkilileri, Rusya’nın da bu heyecanı gösterdiğini açıklayıp, Türkiye’den daha iyi kim var?! Evet Katıldığınızdan emin olun! Ancak daha sonra medyaya başka bir haber daha sızdı ve Kremlin yetkililerinin perde arkasında Türk diplomatlara şunları söylediği söylendi: Rusya, hem NATO üyesi olan hem de BRICS’e resmi üye olmayı planlayan bir ülkeye katılmayı kabul edemez. Erdoğan hükümetinin hiçbir yetkilisi bu konuda bir şey söylemek istemedi.
Görüşmenin ardından yeni bir iddia ortaya atıldı ve medya şunu söyledi: Türkiye’nin BRICS üyeliğine kesin ve net bir şekilde karşı çıkan Hindistan’dır. . ve Ankara-İslamabad ilişkilerine karşı çıkmasının nedenini anlattı.
Ancak Cumhurbaşkanlığı kurumunun medya departmanı, herhangi bir ayrıntıya girmeden bu haberin kaynağını yalanladı ve bunun gerçek dışı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığı kurumu yetkilileri, hikâyenin ayrıntılarını kamuoyuna anlatmadan sadece şu paragrafa değindiler: “Hindistan’ın Türkiye’nin BRICS üyeliğine karşı olduğu iddiası asılsız ve asılsız bilgilere dayanmaktadır. Sorun şu ki, BRICS grubu her türlü gelişmeyi ve yeni üye eklemeyi şimdilik tamamen durdurmuş durumda.”
Fakat soru şu: Türkiye, BRICS’in aldığı bu karar hakkında herhangi bir bilgisi olmadan bunu yapabilir mi? resmi talebi? BRICS’in yeni üye kabul etmeyeceğini zaten biliyorlarsa neden başvurdunuz? Madem bilmiyorsunuz ve size üyelik sözü verdiler ama sonra itiraz edip sözlerini geri aldılar, neden neden söylemiyorsunuz? Asıl sorun nedir?
Aile fotoğrafında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kazan toplantısına katıldığını, lider ve üyelerin yanında durduğunu hepimiz gördük. Ancak Türkiye’nin üye olmama gerekçesine ilişkin medyaya herhangi bir sır açıklamadı.
Gazeteciler kendisine şu soruyu sordu: Kazan zirvesi sonrasında elde edilen sonuçlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’nin BRICS’teki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Temelde Türkiye Kazan zirvesinden nasıl bir başarı ile çıkacak?
Erdoğan’ın cevabı şu şekilde oldu: “BRICS, gelişmekte olan ekonomilerin bir araya geldiği büyük bir platform. Türkiye olarak biz de BRICS ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Şu anda BRICS üyesi ülkelerle ikili ilişkilerimiz ve uzun vadeli işbirliklerimiz var. BRICS ve diğer platformlar, uluslararası kuruluşlar bizi ekonomik olarak güçlendiren unsurlardır. Bunların önemini göz ardı edemeyiz. Türkiye’nin hem doğu hem de batı ülkesi olduğunu sürekli anlattık. Türkiye’nin BRICS ile iş birliğini ilerletmek, işbirliği ve ekonomik ortaklıklarımızın düzeyini artırmak ve bu dayanışmayı karşılıklı saygı çerçevesinde, kazan-kazan stratejisine dayalı olarak sürdürmek, BRICS ülkelerinin ve ülkemizin çıkarınadır. Aslında Sayın Putin’in Devlet Başkanı olmasıyla yaptığımız ikili görüşmeler bunu çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.”
Gördüğünüz gibi Erdoğan’ın diplomatik cevabında Türkiye’nin BRICS’teki konumunu ve Kazan toplantısından elde ettiğimiz kazanımları gösteren hiçbir nokta yok. Her şey belirsiz ve belirsiz. Türkiye BRICS üyeliği için bekleme salonunda kalırsa üyeliğimizi kesinleştirmek için hangi kriterleri karşılamamız gerekiyor? Zaten bozulmuş olan demokrasimizi Rusya ve Çin’in seviyesine mi indirmeliyiz? Bu soruların cevabı yok.
Bildiğimiz tek şey hâlâ BRICS üyesi olmadığımız. Ancak Türk yetkililerden ses yok. Politikacılarımızın neden bu konuda çekingen davrandıklarını ve bu konuda açıklama yapmak istemediklerini bilmiyorum. Neyi saklıyoruz?
BRICS davasının ve bu gruba üyeliğimiz meselesinin başından sonuna kadar ayıp ve gizlilikle yürütülmesi gariptir, halbuki böyle bir şey, Dış politikanın normal inisiyatifidir bu birkaç yılda Erdoğan hükümeti Rusya ve Çin için Türkiye’nin tüm dış politikasını tehlikeye attı ama bu iki ülke Türkiye’den yüz çevirdi ve BRICS’in kapılarının arkasında kaldı.
Gerçekten neden bu kadar aceleci davranmalıyız? Görünen o ki, Türk yetkililer bayraklarını hem Batı’da hem de Doğu’da dalgalandırma eğiliminde. Ancak siyasi dengeler böyle bir hedefin gerçekleşmesine izin vermiyor.
mesajın sonu/
kaynak | Tasnim Haber Ajansı |